20 Ocak 2013 Pazar

YSL nin yeni parfümü MANİFESTO



 FEMİNENLİĞİN YENİ YORUMU; MANIFESTO
Özgür, aşırılıkları seven, tutkulu ve sıradışı Yves Saint Laurent kadını, tutkunun ve ihtirasın kapılarını aralamaya 70’li yıllarda Opium’la başladı. 80’li yıllarda Paris’le ve 2009’da Parisienne ile geçtiği her yerde aşkın ve romantizmin sihrinden izler bıraktı.
Ve şimdi... Yves Saint Laurent kadını tüm rutinlerden uzaklaşarak cesur duruşunu, aşırılıklarını, sahip olduğu gücü kutluyor.
Herkesi kendine hayran bırakıyor.O Manifesto’suyla feminenliği yeniden yorumluyor.
Manifesto Kadını
Kıvrımlı vücut hatlarına sahip, ihtişamlı ve görkemli bir kadın. Üzerine giydiği elbisesinin ihtişamlı mor kemeri bütün dikkatleri üzerine topluyor. Altın gibi değerli ve dikkat çekici.
Asla vazgeçmeyen, ışıl ışıl, spontan, özgür ruhlu, parıldayan, göz kamaştırıcı, çarpıcı, sezgiye, cesarete ve arzuya inanıyor.
Kadınlar onu taktir ediyor. Erkekler ona hayran kalıyor. Çünkü o;
Hayır demekten korkmayan, evet demeye aşık bir kadın. Bu, o’nun Manifestosu.
Baş Döndürücü Esans
Vücut bulduğu kadında pürüzsüz bir silüetin, güçlü bir kişiliğin ve yasemin çiçeğinin vurguladığı cömert ruhun resmedilişi...
Vadilerin yeşiline bürünmüş transparan zambak notaları, Manifesto’nun ince dokusuna bahar mutluluğunu taşıyor. Frenk üzümünden ışıltılı bir salkım, Manifesto’yu keskin, feminenliği vurgulayan bir edayla sarıp sarmalarken, odunsu akorlar sedir ve sandal ağacının esansları arasında bu feminenliği ikinci bir ten gibi hapsederek Manifesto Kadınını vanilya ve tonka fasulyesinin olgun ve dişi notalarıyla giydiriyor.
Şişe Tasarımı
Manifesto’nun sade ve zarif şişe tasarımı, sıradanlıklara başkaldıran, feminen Yves Saint Laurent kadınını simgeliyor. Şişenin ortasında yer alan ve ametist taşından ilham alınarak tasarlanmış mor kemer,  yansıttığı her bir ışıkla Yves Saint Laurent kadınının şaşırtıcı ve sıradışı yönlerinden birini ortaya koyuyor. Pürüzsüz silüetini taçlandırdığı, sıradanlığa başkaldıran Manifesto’sunu açıkladığı bu kokunun kapak tasarımı, Yves Saint Laurent kadınının iç dünyasındaki hesaplaşmalardan kurtulup kendi ruhundaki zirveye ulaşmasını simgeler nitelikte.Bir altın gibi kusursuz, görkemli ve değerli.



                                              JESSICA CHASTAIN
BIOGRAFI

Vejetaryen aşçı bir annenin ve itfaiyeci bir babanın kızı olarak 1981 yılında Kuzey California’da dünyaya gelen, porseleni andıran pürüzsüz teni ve çarpıcı kızıl renkli saçlarıyla bildiğimiz Jessica Chastain zamanın gelecek vaad eden başarılı aktrislerinden biri.

Henüz 9 yaşındayken dansla ilgilenmeye başladı ve 13 yaşına geldiğinde bir dans grubuna katıldı.  Daha sonra bitmek bilmeyen sanat tutkusuna tiyatroyu da ekleyen Chastain, tiyatro çalışmalarında annesinin kızlık soyadını kullanmaya karar verdi. Robin Williams Bursu’ndan yararlanarak New York’taki en prestijli drama okullarından biri olan Julliard Drama Okulu’na yazıldı. Eğitim gördüğü süre boyunca sahne yaşamına dair gerçek bir disiplin, oyunculuğa dair içgüdüsel bir kabiliyet ve mesleğin özüyle ilgili ciddi bir donanım kazandı.
Tiyatro sahnelerindeki ilk göz dolduran performansları  William Shakespeare’in Romeo ve Julieti, Michelle Williams’la birlikte sahneledikleri Anton Chekhov’un The Cherry Orchard’ı ve David Strathairn ile aynı sahneyi paylaştığı Richard Nelson’un Rodney’nin Karısı adlı oyunlarıyla başladı. Aynı zamanda Viyana, Almanya ve New York’ta sahneye konulan Shakespeare’in Desdemona adlı oyununda da Phillip Seymor Hoffman ile aynı sahneyi paylaşarak çarpıcı bir oyunculuk sergiledi.
Küçük yaşta sergilediği başarılı performanslar sayesinde kısa zamanda ünlü isimlerin de dikkatini çeken Chastain, ünlü yönetmen Estelle Parsons ve aktör Al Pacino tarafından Oscar Wilde’nın Salome adlı oyununda oynamak üzere seçilerek Al Pacino ile birlikte başrolde yer aldı.  
Hızlı yükselişini sürdüren Chastain, ER, Veronica Mars,  Low&Order programlarında aldığı küçük roller sayesinde oyunculuk yeteneğini televizyon dünyasıyla taçlandırdı. 2007 yılında sinema dünyasının çağrılarına kulak verdi ve Dan Ireland’in yönettiği, oynadığı karaktere de adını veren Jolene adlı sinema filminde oynadı. 2009 yılında Anders Anderson’un Stolen Lives’ında Sally Ann’i canlandırdı. Hayatını sinema, televizyon, tiyatro; ve New York, Los Angeles arasında geçiren Chastain, böylece Amerikan sinemasındaki yerini almaya başladı.
2011 yılında, Brad Pitt ile birlikte oynadığı Terrence Malick’s’in The Tree of Life adlı filmiyle Cannes Film Festivali’nde Palme d’or ödülünü kazandı  ve aynı zamanda seyirciler tarafından uluslararası film starı ödülüne layık görüldü. Bu ödüller Chastain’in kariyerini belirleyen dönüm noktaları oldu. Tree of Life filminde acı çeken, hüzünlü bir anne rolünü canlandıran Chastain, bu rolle ününü daha da arttırarak Hollywood’un aranan isimlerinden oldu.
Artık gerçek bir film starı olarak gösterilen Jessica Chastain’in kariyerinin bundan sonrası çok hızlı ibir gelişme gösterdi. 2011 ve 2012 yılları arasında John Madden’ın yönettiği, Bir İsrail ajanını canlandırdığı The Debt filmi ile başlayan ve ardından duygulu ve hassas bir ev kadınını canlandırdığı, Kathryn Stockett’ın çok satan bir  romanından sinemalara uyarlanan The Help filmi ile devam eden, kocasının gün geçtikçe uzaklaşan tavırları içinde gerçek hayata tutunmaya çalışan bir ev hanımı kılığına büründüğü Take Shelter’a kadar uzanan onlarca filmle farklı rollere bürünme yeteneğini birçok kez kanıtladı. Rollerine gösterdiği hassasiyet ve duyarlılıkla dikkat çeken ve adından söz ettiren oyunculardan biri oldu.
2012 yılında çekici güzelliği ve sahip olduğu Couture stili onu 65. Cannes Film Festivali’nde bir kez daha kırmızı halıya taşıdı. Madagascar 3 filminde seslendirdiği Gia karakteri ve John Hillcoat yönetmenliğindeki Lawless filminde canlandırdığı rolü temsilen orada bulunan Chastain, başrolü paylaştığı Tom Hardy ve Shia Labeouf ile birlikte oyunculuğunu Palme d’Or ödülü için yarıştırdı.
Önümüzdeki aylarda yeni projelere başlayacak olan ünlü aktris, prestijli yönetmenlerle çalışacak : Ralph Fiennes’in yöneteceği Coriolanus, Guillermo del Toro’nun yönetmenliğini üstleneceği Mama bu yeni filmlerden birkaçı. Bunun yanı sıra Chastain’in, Kathryn Bigelow’un yönettiği Zero Dark Thirty filminde rol alması bekleniyor.
Aday gösterildiği ve ödül aldığı filmler sayesinde yıldızı gün geçtikçe parlayan Hollywood yıldızları içinde gösterilen Jessica Chastain, BAFTA Ödülleri’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülüne aday gösterildi. Altın Küre ve Oscar Ödülleri’ne de adaylığı bulunan ünlü star, Time Magazine tarafından dünyanın en etkileyici kadınlarından biri seçildi.
Jessica Chastain şu anda California’da hayatına devam ediyor.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder